"Derinden de Derin" Kitabından;
* Hazreti Ali(k.v.)’nin ilginç bir anlatımı var. “Çocuklarınızı yetiştirirken geçmişin bilgisine göre değil, bulunduğunuz zamana göre de değil, tam manada geleceğin bilgisini onlara öğretmek lazım.” diyor. (Sayfa 14)
* Bir insan kendisi seyir yolunu bitirip de ta ötelerden Peygamber(s.a.v.) Efendimizin yanına gidip, sonra varis-i nebi olmazsa, ötelerden ilhamat-ı Rabbani kapısı ona açık olur mu? Ötelerden ona haber gelir mi? Gelmez.(Sayfa 32)
* Bir kişi iman etse, gerçekte etmiş olmaz ama taklitte etti diyoruz. Beş vakit namazını kılıyor. Kendisindeki mevcut olan fıtrat nüvesine şayet destek bulmazsa, bir gün kendisini, yani fıtrat nüvesini yitirebilir, kaybedebilir. Bunu kaybetmemesi için, onu devamlı diri tutması lazımdır. Kâbe’nin endüksiyonunda, devamlı surette nurani yönde kendisi beslenir, ölmez. Ne zamana kadar ölmez? Hacca gidip, bu yönüyle dirilinceye kadar...(Sayfa 65)
* Bir ahiret bilgisi de var deniliyor ve Peygamber(s.a.v.) Efendimiz de ahiretten söz ediyor; “Bana cennet ve cehennem gösterildi.” diyor. Peki, O’na gösterilen, “İnanıyoruz.” diyenlere de gösterilmesi lazım değil mi? Diye bunu gençliğimde hep düşünmüşümdür... Bu nasıl oluyor? Çünkü geçmişin bilgisini anlıyoruz ama geleceğin bilgisiyle, uğraşılarla, dünyada birçok şey elde ediyoruz. Yalnız bu ahiret denilen ayrı bir dünyanın bilgisini insan nasıl elde eder?(Sayfa 69)
* Şimdi ben şöyle basit bazı şeyler söylesem size. Burada mevcut olan bu güçlü devletlerin elinde işte atom silahları var. Bunları nerede saklıyorlar. Diyeceksiniz ki yer altında saklıyor. Bunun gibi namütenahi misaller verilir. Efendim, orada bunları saklı tutuyorlar, güvence altındadır. Allah-u Teâlâ Hazretleri tecelli yüzünü gösterdiği bir insana dönük olarak bunlar değer taşır mı? Hani Geylani bile; “Rüzgârlar emrimle eser, yağmurlar emrimle yağar.” diyor. İnsan-ı kâmil olanların bu noktada mana hakikatindeki dahli anlatılıyor. Onda yüce, yüksek bir mana hakikati vardır. Onun duası kabul olacak deniliyor. (Sayfa 80)