All Düşünür yazar abdusselamsemre.com!

"Cengizhan Yasaları" Kitabından;

 

* Cengizhan İmparatorluğunun yaşam misyonunu anlatanlar, bu dönemi dünya tarihinin altın dönemi olarak değerlendiriyorlar. Ve diyorlar ki: “Cengizhan’ın kanunlarının tatbik edildiği dönemde, cebinde altın keseleri dolu olan bir genç kız, Fransa’dan Çin’e kadar seyahat etse başına hiç bir şey gelmezdi. Onu kanunlar koruyordu.” diye ilginç anlatımda bulunuyorlar. Yine Cengizhan döneminin özelliklerini anlatanlar derler ki; “Cengizhan’ın döneminde tam anlamda bir seyahat hürriyeti vardı.” “Onun döneminde son derece iyi bir iletişim vardı.” “Ticarî kervanlar, ticaret için yeryüzünde rahatça hareket etmekte idiler.” Ve de “Onun döneminde ilim ve bilim çok genişledi.” diyorlar. (Sayfa 18)

* Bakınız Peygamber(s.a.v.)’in dilindeki şahadeti de anlamak lâzımdır. Peygamber(s.a.v.) Efendimiz, Uhud dağının sallandığından bahsediyor ve; “Sallanma, sallanma ey Uhut! Senin üzerinde iki şehit, bir Sıddık var” diyor. Sadakat ehli insanların başı Hazreti Ebubekir’in olduğunu anlatıyor. Çünkü her zaman yanında Hazreti Ebubekir vardı ve keza bu denilen yerde aynı zamanda Hazreti Ömer(r.a.) de orada yatmakta idi. O da şüheda şerbetini içmişti. İki tane şehit diyor. Bu dağın üzerindeki şehitleri sayarken, Hazreti Ali’yi de zikrediyor. (Sayfa 21)

* Peygamber(s.a.v.) Efendimize bir gün birisi gelerek, Efendimizin ashabından birisinin vefat ettiğini ve onun cenaze namazını kıldırmasını istediği zaman, Peygamberimiz onu reddetti ve ona; Onun kıbleye tükürdüğünü anlattı. Nasıl? “Bir gün baktım ki o kişi Osman’ın aleyhinde konuşuyordu” diyor. Bakınız sevdiklerinin dahi aleyhinde konuşanlar O’na rahatsızlık veriyor. Peygamber(s.a.v.) Efendimiz, o kişinin cenaze namazını kılmıyor. Yani Derviş Yunus’un dediği gibi üstüne namaza durmuyor. Hani diyor ya, “Üstümüze namaza duranlara selam olsun.” diye… (Sayfa 28)

* Peygamber(s.a.v.) Efendimiz Kütüb-ü Sitte’de ve bu Riyazüs Salihin’de uzun uzadıya yer alan bir hadis-i şerifleri anlatırlarken; bir hadis-i şeriflerinde İsa(a.s.)’ı sarışın olarak anlatırken, diğer bir hadis-i şeriflerinde de esmer tenli bir kişi olarak anlatıyor. Farklı bir anlatım ile İsa(a.s.)’dan söz ediyor. Birçok hadis kitaplarında yer almış olmasına rağmen, birçokları; “Bunda bir yanlışlık var. Bunlardan biri yanlış, biri doğrudur.” diyorlar. Ancak öyle değildir. Hadis-i şeriflerde Mıdırlı İsa’dan bahis konu ediyor. Mıdırlı İsa, ahir zamanda gelebilecek olan İsa’dır. Onu Allah-u Teâlâ Hazretleri Kur’an’da bizlere anlatırken, “İşte gerçek İsa budur” diyor. Diğeri mazharıdır. Ve bu denilen yerde Peygamber(s.a.v.) Efendimiz, bir hadis-i şeriflerinde İsa(a.s.)’ın sonradan gelecek olan mazharlarından söz ederken; “Eğer siz o İsa’yı görmek istiyorsanız, Ali’ye bakın” diyor. Anlaşılıyor ki Cengizhan da bu soydan olduğundan dolayı, “Ebu Talip oğlu Ali’nin ardılları...” ifadesini kullanıyor.(Sayfa 39)

* Çok ilginç olan bir yaşam virdi var ki, bu yaşam virdini Cengizhan şiddetle reddediyor. Ve buradaki mevcut olan İslam’daki kural ve kaideleri Peygamber(s.a.v.)’in sünneti üzere bir gidişatta yaşantıyı kendisi kabul eder yerde oluyor ve bunu dava ediyor. Diyor ki; “Kim karısını misafire ikram ederse, ölümle cezalandırılır.” diyor. Den’i bir ahlâk kuralını anlatıyor. Aile mefhumunun yok olduğu bir yaşam şeklinden söz ediyor. Böyle nikâhsız bir yaşam örneğinin verilmesinde, böyle nesli bozabilecek olan tutum ve davranışlara bir kanun maddesi ile şiddetle cevap veriyor. Böyle bir yaşantı akıbetini de ölümle cezalandırmak suretiyle bu meseleye dur demek gerek, diyor. Çünkü Peygamber(s.a.v.) Efendimizin hadis-i şeriflerindeki anlatımları bizim için son derece değer taşıyor. “Haremini kıskanmayan deyyustur” diyor. (Sayfa 152)

* Bakınız, Derviş Yunus, Uveys El Karani Hazretleri hakkında ilginç bir mesaj veriyor. Diyor ki: “Peygamber(s.a.v.) Efendimiz, Mirac’a giderken o, O’nun nalınlarını çevirendi.” Çok ilginç bir şey söylüyor. “O’nun nalınlarını çevirendi.” diyor. Bir insan seyir yoluna girebilmesi, mana diyarındaki miracını itminanla tamamlamaya gitmesi için mutlaka bir takım sebepler vardır. Bu sebepler arasında vücud-u hakikî yönünde de Uveys El Karani Hazretleri, Peygamber(s.a.v.) Efendimiz için son derece değer taşıyan bir vücud-u hakikî idi. Öyle ki onu, “Rahman’ın nefesi.” olarak anlatıyordu. (Sayfa 185)

* Hani ilginç bir şey söylüyor Churchill. “Türkiye’de mevcut olan hükümetleri, o anda başta bulunan idareyi alt edebilirsiniz ama orada öyle bir devlet var ki bu devleti yok etmek mümkün değildir. Oradaki savaş bitmez, oradaki savaşı bitirmek çok zordur. Savaş devam eder ve kaderi en sonunda lehlerine çevirirler.” diyor. İşte Cengizhan öyle bir devlet adamı idi ki, savaşta olsun barışta olsun, kaos ortamı meydana getirebilecek olan bütün mevcut odak noktalarını tespit ediyordu. (Sayfa 196)

* Çok ilgimizi çeken bir nedendir ki Hazreti Ali(r.a.) Hazretleri Peygamber(s.a.v.) Efendimize diyor ki:
-Ey Allah’ın(c.c.) Resulü! Mehdî kimdir? Çok ilginç bir sual...
Sevgili Peygamber(s.a.v.) Efendimiz de bakınız ne diyor?
-"Ya Ali! Mehdî bizden, Ehl-i Beytimizdendir" diyor. Sonra şöyle devam ediyor; “Allah(c.c.) onu bir gecede ıslah eder” diyor. Yani burada bütün ulema bunun üzerinde dururlarken diyorlar ki, “Tövbesini kabul eder, denilmek istendi.” diyorlar. (Sayfa 216)

* Değerli üstat, büyük mütefekkir Güzel Mevlana, çok ilginç bir şey anlatıyor. Bizi düşündüren bir neden, kendisine gerçek tâbiiyet gösteren salikana diyor ki; “Beni öldürün.” Şimdi bu sadık insanlar, Mevlana Hazretlerini nasıl öldürebilirler ki. Burada avamın basit bir anlayışın da, “Böyle bir kelâmı elbette ki kabul etmek doğru olmaz.” diye çok söyleyenler var. Ne anlatmak istemiş üstat? Üstat şöyle söylüyor, “Ben nefes ehli birisiyim. Şayet bana tâbiiyet orta yere koymuşsanız, şayet nefes almış iseniz, bu nefesimin doğrultusunda tövbe yolunda gidişat ile ölünüz.” diyor. Bakınız, “Ölünüz.” diyor. Yani bu nur ile kendi varlığınızdaki mevcut olan değişikliği ikmal edin, tamamlayın, diyor. O anda saliki bir yere götürür. Evvelâ salike gelen nefesle bir nuranî ruh bulur. Bu nuranî ruhu bir ileri aşamada salikan o esnada sultanî ruha bunu çevirir. Mevlana Hazretleri, şimdi bu ruhun ölümünü anlatıyor. Ondaki mevcut olan kendisinin ölümünü anlatıyor. (Sayfa 217)